Son Dakika
08 Haziran 2023 Perşembe
15 Eylül 2016 Perşembe, 23:07
Mesut Acet
Mesut Acet mesutacet@gmail.com Tüm Yazılar

Kalp Kırmak


Hak yolunda en büyük sermaye iman ve sevgidir.

Bir şeye inanmayan onu sevemez; sevemeyen, sevdiğine hizmet edemez.

Bu yol, sevgiyle başlar, sabırla devam eder.

Allah yolunda sabırsız yol alınmaz…

Usulünce gidilmezse, hedefe varılmaz….

Sevgi; incitmemek, kıyamamak, kınamamak, kıramamak, hoşgörüyle yaklaşmak ve vereni yüreğinde hissetmektir.

Bizi sevmeyenler varsın sevmesin diyor. Biz bin defa da incitse bir kere incitmeme ışığıyla yürüyoruz.

Yunus Emre: “Yaratılanı severim, Yaradan’dan ötürü” derken bizlere; Yaradan’ın yarattığı her şeye hoşgörü ile yaklaşmamızı tavsiye ediyor.

Bayramlar gibi önemli günler, insanları incitmek, kalplerini kırmak için değil, incinen gönülleri, kırılan kalpleri yapmak için meşru kılınmıştır. Yüce dinimiz bizden bunu istemektedir. Dinimizin bu güzelliklerini şiirlerinde dile getiren Yunus Emre bir dörtlüğünde de şöyle der:

“Gönül Çalab’ın tahtı

Çalap Gönüle baktı

İki Cihan bedbahtı

Kim gönül yıktı ise”

Başka bir dörtlüğünde de şöyle der:

“Ararsan Mevla’yı gönlünde ara

Kudüs’te, hacda, Kabe’de değildir.

Eğer bir müminin kalbini kırarsan

Hakka eylediğin secde değildir.”

Yaradan’ın yaratmaya değer kıldığı hiçbir şeyi hakir görmeye yargılamaya hakkımız yoktur. Yüreğinde Allah aşkı olan insan, karşısındaki kişi kötü davransa da, kötü söz söylese de hoşgörüyle yaklaşıyor. Allah’ın yarattığı kul, ben nasıl Rabbime karşı gelirim? diye düşünüp, gördüğü kötü davranış karşısında aynı şekilde karşılık vermiyor. Vicdanının sesini dinliyor ve İlahi adalete sığınıyor.

Biliyor ki; Yüce Yaradan, yapılan her şeyi görüyor, işitiyor ve hüküm ve hikmetiyle muamelede bulunuyor.

İmanını saf ve temiz tutmaya çalışan insan kendine yakıştırmadığı kötü haliyle, Allah’ın sevmediği tutum içinde olmaz. O’nu incitmekten, kırmaktan ve katından atılmak korkusunu daima içinde yaşar. İnsanız hepimiz hata yapabiliriz, ama yapılan hatayı fark ettiğimiz anda bir insana özür dilemesini Yaratıcımıza karşı tövbe diyerek affedebilmeyi beklemeliyiz.

“Gönül yıkmak”, “Gönül kırmak”, “Gönül yarası” gibi sözlerde gönül hep kalb yerine kullanılmıştır. “Gönül koymak” gücenmek anlamında, “Gönül yapmak”, yıkık ya da kırık bir gönlü tamir etme karşılığında, “Gönül ehli” tabiri de, kalb-i selîme ulaşmış, halim, selim, olgun, bilgili, alim, fıtratlı kimseler manasında kullanılmıştır.

Başkalarını incitmeyi, onların kalplerini kırıp, gönüllerini yıkmayı bir alışkanlık haline getirmiş insanlar Allah’ın kainata serpiştirdiği rahmet, merhamet ve şefkatten hissesini alamamış nasipsiz insanlardır. İslami ahlak içerisinde çok mühim bir yeri olan nezâket, güler yüzlülük ve kem söz söylememe, kem bakışta bulunmama gibi lütuflardan mahrumdurlar.

Kalb Allah’ın Evidir. Kalb, Kâbe`den daha üstün görülmüştür. “Şu çeşmeye bak su içecek tası yok, Kırma kimsenin kalbini, Yapacak ustası yok. Müminleri incitip onların kalplerini kırmanın büyük bir vebal olduğunu, bir gönül yıkmanın Kâbe`yi yıkmak kadar günah olduğunu, bir gönül yapmanın da Kâbe`yi yeniden inşa etmek kadar sevap olduğunu dile getirmişlerdir. Her zaman sabrı tavsiye etme, dillerine hâkim olma, öfke ve kinlerini yutmalarını, yanlışlarını güzelce söylemenin yanında, “Allah c.c. ben kalbi kırık olanların yanındayım” buyurmak suretiyle, kullarının gönüllerini incitenlerin bilmeyerek bile olsa Allah c.c. karşılarına alacaklarını buyurmuştur.

“Hiç kimseye hor bakma,

İncitme, gönül yıkma!

Sen nefsin yan çıkma!

Mevla görelim neyler,

Neylerse güzel eyler.” der Erzurumlu İbrahim Hakkı.

Kulunun Kalbini Kıran Rabbini Karşısına Alır. İnsan, yaratılmışlar arasında, Cenab-ı Hakk`ın halifesi olmaya, O’nun güzel isimlerini ve ulvî sıfatlarını tastamam yansıtma özelliğine sahip, ve kalp de manevî donanımında çok önemli bir rûhâni yapıdadır.

Sevgili Peygamber Efendimiz s.a.v., “Allah sizin dış görünüşünüze ve mallarınıza bakmaz. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.”(Müslim, Birr, 33; İbn Mâce, Zühd, 9; Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539) buyurarak, O’nun bir ‘nazargâh-ı ilahî` olduğunu işaret buyurur. Bu Hadis-i Şerif`ten anlaşılmaktadır ki, Cenab-ı Allah’ın muamelesi kalbine göre cereyan etmektedir.

Bir mezar taşında ibret olarak; “Sen nasıl çalıştın nasıl yoruldun, acep kimi sevdin kime darıldın, altı arşın bir beze sarıldın, işte akibetin bu insanoğlu” diyor.

Mevlana’da “Ey Can…

Kazandıkça bölüşemiyorsan elini sorgula.

Konuştukça kırıcı oluyorsan dilini sorgula.

Yürüdükçe menzilden çıkıyorsan yolunu sorgula.

Ömür geçtikçe yerinde sayıyorsan gününü sorgula.

Sevildikçe vefasızlaşıyorsan gönlünü sorgula.

Hangi halde olursan ol sonunu sorgula…”

“Yüzde ısrar etme, doksan da olur.

İnsan dediğinde noksan da olur.

Sakın büyüklenme, elde neler var…

Bir ben varım deme yoksan da olur.

Hatasız dost arayan dosttan da olur”

diyor. Yaradan değer kıldıysa; o değerlidir. Bize yargılamak düşmez, Daima güzel iyi hoşgörülü olmalıyız. Asla kalp kirmamalıyız. Gönül almayı bilmeliyiz. Kötülüğü iyilikle savuşturmalıyız.

Selam ve dua ıle

Yorum

You must be logged in to post a comment Login

Yorum yazın...